"ENTEL" KARAKTERİ
Toplumda "entel" olarak bilinen bu
kültür, cahiliye toplumunun önemli bir kesimini etkisi altına almış din
dışı karakterlerden biridir. Temel felsefesi, inançsızlığın yaşam
şeklini ve düşünce yapısını tüm hayata hakim kılmaktır. Ancak pek çok
insan, özellikle de gençler, temelinde yatan bu fikirden habersiz
olarak, yalnızca toplumda bir şahsiyet kazanacaklarını düşündükleri için
bu karaktere özenirler.
Bu kültürü genellikle üniversite
çevrelerinde görmek mümkündür. Toplumda özellikle güzel sanatlarla
ilgilenen insanların bu kültürü yaşaması gerektiğine dair yanlış bir
inanç hakimdir. Bu nedenle de lise yıllarında bambaşka bir karakter
içerisinde olan bir kimse güzel sanatlar ya da benzeri bir üniversite
dalında okumaya başladığında bir anda tüm kimliğini değiştirir. Giyim
tarzından saç modeline, zevk ve alışkanlıklarına kadar tüm stiline
"entel" havası vermeye çalışır. Çünkü cahiliye toplumu ona bir
sanatçının ancak böyle bir stil içerisinde olursa başarılı olacağı
telkinini verir. Bu kimseler bundan sonraki hayatlarında artık bu imajın
gerektirdiği herşeyi yapmaya hazırdırlar. Günlerini "entel kahveleri"
adı verilen, sigara dumanının hakim olduğu, loş ve izbe yerlerde ya da
barlarda "entel sohbetleri" yaparak geçirmeye başlarlar. Kendilerinin
toplumun aydın ve ilerici kesimini temsil ettiklerini öne sürer ve
insanlığı kurtarmak için formüller üretirler. Ancak tüm bunlar
hikmetsiz, sonu gelmeyen ve sonuç çıkmayan karmaşık tartışmalardan
ibarettir. Uç şeyler düşünmek, uç mantıklar öne sürmek ve buna uygun bir
hayat yaşamak onlar için büyük önem taşır. Bu şekilde diğer insanlardan
farklı olabileceklerini düşünürler. Yaptıkları resimlerde, heykellerde,
yazdıkları kitaplarda ve şarkılarında bu ruhu dile getirmeye özen
gösterirler. Oysaki bakıldığında eserlerinin pek çoğunun "entellik" adı
altında aslında ruhsuzluğu temsil ettiği görülür. Gerçek ve derin
güzellikler sunan bir sanat anlayışları olmaz; genellikle karanlık,
karamsar ve karmaşık bir ruh halinin hakim olduğu bir sanat anlayışına
sahiptirler.
Seyrettikleri filmler, okudukları
kitaplar hep bu entel havasını yansıtabilmeye yöneliktir. Yoksa bunların
çoğundan kendileri de zevk almazlar. Kimi zaman da "entelliğin" bir
kuralı olarak, okumuş havası vermek için hiç okumadıkları halde bir
kitabı ellerinde dolaştırır ve içinden ezberledikleri birkaç kalıp
cümleyi sağda solda söyleyerek "prestij" elde etmeye çalışırlar.
Felsefecilerin de kulaktan dolma
birkaç sözünü ezberler ve buluştukları kahvelerde sık sık bunları dile
getirirler. Sorulduğunda ise tüm felsefe akımlarını incelediklerini ve
hatta bu konuda uzmanlaştıklarını söylerler. Oysaki çoğunun ciddi
anlamda hiçbir bilgisi yoktur.
Orijinal olma saplantıları ahlak
konusunda da uç fikirler geliştirmelerine neden olur. Aile ve evlilik
kavramlarının gereksizliğini, sınır tanımadan özgür yaşamanın modernlik
ve medeniyet alameti olduğunu savunurlar.
Karanlık bir ruh halleri vardır. Karakterlerine ve tüm
hayatlarına bir ruhsuzluk hakimdir. İç karartıcı yerlerden, loş ve
karanlık ortamlardan, karmaşadan ve kuralsızlıktan hoşlanırlar.
Yaşadıkları ortamlar tüm detaylarıyla bu ruh hallerini yansıtır bir
görünümdedir. Her yere içecek kutularının dağıldığı, kıyafetlerin,
kitapların üst üste atıldığı dağınık ortamlarda, üstleri başları
temizlikten uzak bir şekilde yaşamlarını sürdürürler.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder